Selçuk Sultanlarından biri,Mevlana'yı ziyaret ederek,saltanatları arasında ne fark olduğunu sorduğunda, o büyük zattan şu cevabı almış: -Senin saltanatın, gözlerin açık kaldığı müddetçe bakidir Benim saltanatım ise, gözlerimi kapadığımda başlar Öğrenci; -Hocam,diye sormuş İnsan,maymunun gelişmiş şeklidir''diyorlar Ne dersiniz? Seyid Ahmet Arvasi cevap vermiş -O mantığa göre çınar ağacı da maydonozun gelişmiş şeklidir İmam-ı Azam hazretleri, üzerine doğru gelmekte olan bir hayvana yol vererek kenara çekildiğinde, yanındakiler neden böyle yaptığını sormuşlar Hazret, düşünmeden cevap vermiş -Onun boynuzları var, benim ise aklım Yavuz Sultan Selim, birçok Osmanlı padişahı gibi sefere çıkacağı yerleri gizli tutarmış Bir sefer hazırlığında, vezirlerinden biri ısrarla seferin yapılacağı ülkeyi sorunca, Yavuz ona: - Sen sır saklamayı bilir misin? diye sormuş Vezir: - Evet hünkarım, bilirim dediğinde, Yavuz cevabı yapıştırmış: - Ben de bilirim N Fazıl Kısakürek,vapurla Kadıköy'e geçerken, yanına biri yaklaşıp: -Üstad, diye sormuş Peygamberlere ne diye gerek duyuldu? Biz yolumuzu bulabilirdik Necip Fazıl, okuduğu kitaptan başını kaldırmadan: -Ne diye vapura bindin ki, cevabını vermiş Yüzerek karşıya geçebilirdin
Ne Yedirelim? Lokman Hekim'e: -Hastalarımıza ne yedirelim? Diye sorduklarında, şu cevabı vermiş: -Acı söz yedirmeyin de, ne yedirirseniz olur Ben Çekilirim… Dünya nimetlerine önem vermeyen yasayış ve felsefesiyle ünlü filozof Diyojen, bir gün çok dar bir sokakta zenginliğinden başka hiçbir şeyi olmayan kibirli bir adamla karsılaşır İkisinden biri kenara çekilmedikçe geçmek olanaksızdır Mağrur zengin, filozofa: -Ben bir serserinin önünde kenara çekilmem Bunun üzerine Diyojen kenara çekilerek, gayet sakin su karşılığı verir: —Ben çekilirim Sabır… Cüneyt-i Bağdadi'ye "sabır nedir?" diye sorduklarında şu cevabı vermiş — Yüzünü ekşitmeden, acıyı yudumlamaktır Tabip Beyazıd-i Bestami Hazretleri akıl hasta hanesinin önünden geçerken, bir tabibin havanda ilaç dövdüğünü görerek: — Çok günahkârım, der Bunun içinde ilaç var mı? Tabip daha cevap vermeden, konuşmaları dinleyen bir hasta, pencereden seslenir — Tövbe kökü ile istiğfar yaprağını karıştır Kalb havanında Tevhid tokmağı ile döv İnsaf eleğinden geçir, gözyaşı ile yoğur Aşk fırınında pişir ve sabah akşam bol bol ye Göreceksin hastalığından eser kalmayacak Bestami hazretlerinin gözleri dolar ve : - Ya Rabbi, der Şu dünya hastanesinde ne tabipler var Biz de Onlara Yaklaşıyoruz… Sultan Alparslan 27 bin askeriyle Bizans topraklarında ilerlerken, keşfe gönderdiği askerlerden biri huzuruna gelip telaşla: - 300 bin kişilik düşman ordusu bize doğru yaklaşıyor, der Alparslan hiç önemsemeyerek şöyle der: - Biz de onlara yaklaşıyoruz Bal ile Sirke… Hocaya "bal ile sirke uyuşmaz" derler Niçin uyuşmasın der ve gider yarım okka bal yer, yarım okka da sirke içer, gelir oturur Yüzünün yemyeşil olduğunu görenler sorar: — Bal ile sirke uyuşmadılar değil mi? Hoca hiç erkekliği elden bırakır mı? — Yo yo onlar uyuştular da, şimdi beni aradan çıkarmaya çalışıyorlar Caize… Şair Ebu Dellame ile Halife Mehdi arasında şöyle bir vakıa geçmiştir: Ebu Dellame, Abbasi hükümdarlarına bir kaside takdim eder Halife kasideyi pek beğenir: — Sana bu kasiden için ne caize vereyim? — Efendimiz bendeniz bir av köpeği isterim — Bu kadar güzel bir kasidenin caizesi bir av köpeği olur mu? — Efendim kulunuz böyle istiyor Halife Mehdi işe şaşar, ama şairi de kırmak istemez: - Peki, istediğin gibi sana bir av köpeği versinler — Fakat Efendim bendeniz ava ne ile gideceğim? — Hakkın var bir de at versinler — Ata nasıl bineceğim? — Doğru, güzel bir eğer takımı da versinler — Efendimiz ata kim bakacak? — Haklısın, bir de köle versinler — Ama Efendim ben atı nerede barındıracağım? — Bir de ahır versinler — Köleyi nerede yatırayım? — Bir ev versinler — Bu kadar halkı ne ile doyuracağım? — Bin altın da haçlık versinler — Efendim Halife Mehdi şairin sözünü kesmiş: Eğer masrafı idare etmeye bir kethüda, hesapları tutmaya bir katip istersen köpeği geri alırım ha! Açlık… Fatih, hocası Akşemsettin'e sorar: — İnsan açlığa ne kadar dayanabilir? Akşemsettin cevap verir: — **ünceye kadar Sır… Yavuz Sultan Selim, birçok Osmanlı padişahı gibi sefere çıkacağı yerleri gizli tutarmış Bir sefer hazırlığında, vezirlerinden biri ısrarla seferin yapılacağı ülkeyi sorunca, Yavuz ona: — Sen sır saklamayı bilir misin? Diye sormuş Vezir: - Evet hünkârım, bilirim dediğinde, Yavuz cevabı yapıştırmış: - Bende bilirim Karınca… Kanuni Sultan Süleyman, sarayın bahçesindeki armut ağaçlarını kurutan karıncaların öldürülmesi için Şeyhül İslam Ebussud Efendi'den şu beyitle fetva istemiş: Dırahta ger ziyan etse karınca Zararı var mıdır anı kırınca (Ürünlere zarar veren karıncaların öldürülmesinde dinen bir zarar var mıdır?) Ebussud Efendi bir beyitle cevap vermiş: Yarın Hakkın divanına varınca Süleyman'dan hakkın alır karınca Mesele Getirme de… Rusya sefiri meşhur İgnatiyef memleketine giderken veda için geldiği Yusuf Kamil Paşa'ya: -'Efendimize Rusya'dan ne getireyim?' demesiyle Paşa: -'Bir mesele getirme de, ben hiçbir şey istemem' dedi Manav Olsa Gerek… Garip halleri ile ünlü olan şair Ruhi, serbest nazım usulüyle şiir yazmanın moda olduğu dönemlerde bir gün eline geçen bir şiir mecmuasında genç şairlerden birisinin irili ufaklı mısralarla bütün bir sahifeyi dolduran mısralarına uzun uzun baktıktan sonra: — Garip, demiş Bunlar üzüm salkımı, yazan da şair değil manav olsa gerek Ne Kadarda Fuzuli Fuzuli ile Ruhi beraberce yürürlerken bir köpek görürler Ruhi köpeği göstererek; 'Bu köpekte ne kadar fuzuli' der Fuzuli hemen cevabı yapıştırır: Çünkü içinde Ruhi var Yüzük… Sultan III Ahmed Han kendisine hediye edilen çok kıymetli zümrüt yüzüğü, bir gün, divan toplantısında vezirlere göstererek: -'Acaba bundan daha kıymetlisi var mıdır?' diye sordu Hazirûn: -'Hayır, Efendim, sıhhat ve afiyetle takınız Bundan daha değerli bir şey olamaz'cevabını verdikleri halde yalnız Nevşehirli İbrahim Paşa itiraz etti: -'Bundan daha kıymetli şey vardır padişahım!' dedi Padişah beklemediği cevap karşısında sordu: -'Nedir?' -'O yüzüğün takıldığı parmak Efendim' diye cevap verdi Ahmet Müsaade Etmez Sadrazam Keçeci zade Fuat Paşa'ya yetmişlik bir kadının otuz yaşında bir gençle evlenmek istediğinden bahsetmişler Paşa hemen: — Ahmet müsaade etmez, demiş Sormuşlar - Hangi Ahmet - Karaca Ahmet Domuz Eti… Tarihimizde "Kafkas kartalı" diye geçmiş bulunan İmam Şamil yüz binlerce Rus ordularını birkaç arkadaşıyla yıllarca uğraştıran kahramandır Üstat Şeyh Celaleddin Efendinin dizi dibinde Tarik-ı Nakşibendiyyenin ab-ı hayat pınarından kana kana içmek suretiyle maneviyatın zirvesine yükselirken, sol eliyle kullandığı kılıcıyla tek başına ordulara göğüs germek gibi bu dünyanın en büyük zevklerine de tatmaktan geri durmamıştır Az bir kuvvetle uzun yıllar sürdürdüğü mücadelesini, esaretinden sonra aynı şekilde devam ettirmiştir Ruslara esir düştüğünde; Yemek esnasında, İmam Şamil'in iştahlı iştahlı yemek yediğini gören çar'ın: "Kumandan, bu iştahla beni de yiyeceğinizden korkuyorum" demesi üzerine etrafındakilerin kahkahaya boğuşları uzun sürmemiş Kafkas Kartalı: "Çar hazretleri kaygılanmayınız Ben elhamdülillah müslümanım ve domuz eti yemem haramdır " Sigorta… İngiliz Büyükelçisi, eski Türk evlerinin dış duvarlarına asılan "Ya Hafız" (Muhafaza Eden Rabbimiz) levhalarını görünce dayanamamış ve Keçeci zade Fuat Paşaya bunların ne olduğunu sormuş Fuat Paşa İngiliz'in tam anlayacağı dille cevap vermiş — O gördükleriniz, Osmanlı Sigorta Şirketinin levhalarıdır La Havle Vela Kuvvete Meşhur Cimri Paşa atlarının arpa yemesi gerektiğini söyleyen seyislerine kızar ve her seferinde "La Havle" çekermiş Bir gün arabasının atları dermansızlıktan yığılıp kalınca, hiddetle sormuş — Atlarıma ne oldu? Seyis, cevabı yapıştırmış: — Ne olacak efendim "La Havle" yiye yiye "Vela kuvvete" oldular Veteriner… Bir toplantıda bir genç M Akif`i küçük düşürmek için: — Afedersiniz, siz veteriner misiniz? Demiş M Akif hiç istifini bozmadan şu cevabı vermiş: — Evet, bir yeriniz mi ağrıyordu? İçeri Alamadığımız Günler Oldu… Mehmet Akif görevli olarak Berlin'e gitmişti Orada tanıştığı bir Alman kadını: — Affedersiniz, sizin şair olduğunuzu duydum O halde merhametli bir kalbiniz olması lazım Diyorlar ki, memleketinizde kadınları içeri kilitler, sokağa çıkmalarını engellermişsiniz Onlara acımıyor musunuz? Mehmet Akif şu cevabı verir: — Yalanınız yok yanlışınız var madam Biz kadınlarımızı içeriden dışarıya çıkarmıyor değiliz Fakat dışarıdan içeriye alamadığımız günler çoktur Bülbül… M Akif yapmacıklı jest ve mimiklerle şiir okuyanlarda hoşlanmazdı Bir gün böyle biri, Taceddin Dergâhında Akif'in bülbül şiirini okur Bu okuyuşa canı sıkılan Akif, şöyle söylenir: — Bu bülbül bizim Bülbül'e benziyordu ama adam ne kanadını bıraktı, ne kuyruğunu! Eldivenim Yoktu Şu edepsize neden bir tokat vurmadın derler Cenap Şehabettine O da, eldivenim yoktu iğrendim der Kendimize Benzettik… Bir sohbet sırasında Arif Nihat'a; — Eğilir, bükülür, katlanır, istenilen şekle kolayca sokulur bir cam keşfedilmiş, derler Arif Nihat buna şöyle cevap verir: — Desenize eninde sonunda camı da kendimize benzettik Dilememiştir… Elmalılı Hamdi Yazır'a: — Allah dilediğine hidayet verebilir mi? Diye sormuşlar — Evet, verebilirdi demiş — O halde niçin vermemiş? Dediklerinde ise şunları söylemiş: — Vermediğine göre dilememiş, demektir Allah Allah Serdengeçti'ye sormuşlar: — Konuşmalarında "Allah" kelimesini neden bu kadar çok kullanıyorsun? Serdengeçti, kendisinden beklenen cevabı vermekte gecikmemiş: — Allah Allah yahu, hiç haberim yoktu Kiralık Ev… Bir toplantıda bazı büyük adamların ölümünden sonra onlara yaşadıkları evlerin bir müze haline getirildiği ve üzerine levhalar asıldığı konu edilirken, toplantıya katılan şair Nazım, Süleyman Nazif'e dönerek: Üstat ben ölünce kapımın üzerindeki levhaya ne yazarlar Süleyman Nazif gayet ciddi: Kiralık Ev Evde Kılardı… İsmet İnönü'nün dinden uzak bir hayat yaşadığını, Cumaları bile kılmadığını aralarında konuşan gazetecilere bir basın toplantısında oğlu Erdal İnönü'nün açıklaması şöyle olmuş: — Nereden biliyorsunuz? Babam Cuma namazlarını evde kılardı Namaz… Vehbi Karakaş hocaya gençlerden biri: — Hocam gündüz işteyim O gün kılamadığım namazlarımı akşam eve dönünce kaza etsem olmaz mı? Diye sorunca: — Sen askersin farz e****m Komutan sana günde beş defa haber gönderse, sen gitmeyip de akşam komutanının huzuruna çıksan, üst üste üç selam veya beş selam çaksan olur mu? Der At Nalı… Kadıköy Camiinde vaaz vermekte olan O Demirci Hocaya: — Hocam, diye sormuşlar At nalını evimizin kapısına asarsak uğur getirir mi? Demirci hoca: — Zannetmiyorum, diye cevap vermiş Onlardan her atta dört tane var ama bütün gün kamçı yiyip duruyorlar Ne Diye Bindin… Necip Fazıl Kısakürek vapurla Karaköy'e geçerken yanına biri yaklaşıp: — Üstat, diye sormuş Peygamberlere ne diye gerek duyuldu, biz kendimiz yolumuzu bulabilirdik Necip Fazıl, okuduğu kitaptan başını kaldırmadan: — Ne diye vapura bindin ki, cevabını vermiş Yüzerek geçsene karşıya… Neresi Akıyor? Kırkağaç Kaymakamlık binasının tamir gerektiği bildirilince, merkezden yazı gelmiş Nelerin aktığını, yegân yegân bildiriniz Aynı zamanda meşhur bir hicivci olan kaymakam Eşref, cevap yazmış — Muslukları hariç, her tarafı akıyor Elimi Yeni Yıkadım… Mehmet Akif, elini yıkadıktan sonra Neyzen Tevfik'in kendisine uzattığı havlunun kirini görünce, ister istemez — Hayır, demiş Elimi daha yeni yıkadım Fazilet… Nihat Sami Banarlının anlattığına göre Yahya Kemal bir dönemdeki sohbetlerinde sık sık şöyle dermiş: 'Çocuklarımıza dediler ki: — Selçuklu ve Osmanlı medeniyetin bilmemek fazilettir — Osmanlı devri Türkçe'sini bilmemek fazilettir — Fuzuli’yi, Nedim'i, Namık Kemal'i, Ham id’i, Fikret'i bilmemek bir fazilettir — Hâsılı, Bilmemek bir fazilettir Çocuklarımız bir de baktılar ki meğer ne çok faziletleri varmış ' İstanbul’a Dönüşünü Yahya Kemal’e "Ankara'nın en çok hangi tarafını seviyorsunuz" diye sorduklarında şu cevabı vermiş: —İstanbul’a dönüşünü Ne Alırsınız? Yahya Kemal, çok şişman olduğu için, bir yokuşun sonundaki dükkânın önünde dinlenirken, içeriden çıkan tezgâhtar: —Buyurun beyim, diye atılmış, ne alırsınız? Yahya Kemal tebessüm ederek: —Evladım müsaade edersen bir nefes alacağım YahudilerNecip Fazıl Kısakürek, "Yahudiler hakkında ne düşünüyorsunuz?" sorusuna şu cevabı vermişti — Yahudiler mi dediniz? Onlar yumurtalarını pişirmek için dünyayı ateşe veren lanetlilerdir Arkamı Döneyim… Necip Fazıl Kısakürek, sakal bırakmaya karar verir ve bırakır Sakallı halini görenler şaşırırlar Hatta bazıları hakaret etmek bile ister Fakat üstat bu; Hiç lafın altında kalır mı? Adama laik olduğu cevabı verir Üstadın sakallı halini gören biri, üstada hakaret etmek için karşısına geçip sakallı halini kasderek; -"Yahu Maymuna dönmüşsün!" der Bu söz üzerine üstat adama haddini bildirir: -"Öylemiii, peki o zaman arkamı döneyim!" Üstüne Etme! Bir gün, Necip Fazıl hoşlanmadığı birisiyle yemek yemek zorunda kalmış Yemek için bir lokantaya gidip, normal bir masaya oturmuşlar Garson siparişleri almak üzere masalarına gelip; —Hoş geldiniz efendim, ne alırsınız, ne arzu etmiştiniz? Diye sorar Necip Fazıl ile yemeğe gelen adam siparişini verir; —Pilavın üstüne et! Bunun üzerine garson Necip Fazıl dönerek siparişini sorar; Üstat da şöyle der; —Benim, pilavın üstüne etme! Derinlemesine Batıl din ve ideolojileri, neden derinlemesine incelemek gerekmiyor? Diye sorduklarında, Mehmet Salah şu cevabı vermişti: — Bir yemeğin bozuk olduğunu anlamak için, tamamını yemek icap etmez Hangi Kitapları Okur Eski kitapçılardan Arif Polat'ın dükkânına gelen bir tanıdığı, çeşitli kitapları inceleyip: —Bazı kitaplara bakıyorum da; bunları kim okur, diye merak ediyorum" deyince, Arif Polat başını kaldırmadan şu cevap vermiş: — Ben de bazı insanlara bakıyorum da, bunlar hangi kitapları okur, diye merak ediyorum Keramet… Son derece cahil bir arkadaşı, Mustafa Nihat Özen’e ilim satmak isteyen bir tavırla: —Seninle aynı zamanda aynı şeyi düşünsek, buna telepati mi derler? Diye sorunca, ondan şu cevabı almış: —Hayır, dostum, buna keramet derler! İlgi… Peyzaj mimarlarından Mevlit Baysal, gittiği lokantada bir saat beklemek zorunda kalmış Nihayet bir garson gelip sormuş: — Ne isterdiniz? Mevlit Baysal, kibarca cevap vermiş — Bir porsiyon ilgi lütfen! Şeker… Ahmet hoca, mesainin fazlalığından, fırsatını buldukça ufaktan kestirirdi Bürgün sohbet sırasında birisi, şeker hastalığının uyku yaptığından söz açtı ve "Ahmet hocanın şekeri olmasın?" diye sordu Söze giren Ali Suad, gülerek şöyle cevap verdi: - Ahmet hocada şeker yok ama şekerleme çok Uçan Tabak… Gökyüzünde birtakım uçan cisimlerin görüldüğü iddia edildiğinde, bunlara ilk önce "uçan tabak" adı veriliyormuş Nizamettin Nazif, bu esrarengiz olay hakkında Prof Salih Muradın fikrini sorarak: — Ne dersiniz, hocam? Demiş Bu uçan tabaklar sizce gerçek midir? Ve daha önce görülmüş müdür? Profesör: — Elbette gerçektir, diye gülümsemiş Karı koca arasında sık sık görülür
Huzur: Zeynel Abidin hazretleri , abdest alirken sapsari kesilirdi Sebebini sorduklarinda ?- Kimin huzurunda durdugumu düsünürseniz , sebebini anlarsiniz At Nali Ugur Getirir'mi: Kadiköy Camiinde vaaz vermekte olan Osman Demirci Hoca'ya , Hocam , diye sormuslar At nalini evimizin kapisina asarsak ugur getirirmi ? Demirci Hoca;-Zannetmiyorum ,diye cevab vermis O Nallar'dan her atta dört tane var ama Bütün gün kamci yiyip duruyorlar Mezartasi Yazisi: Behlül Dana'ya biri sorar : Oglum öldü Mezar tasina ne yazdirayim ? Behlül Dana hz su cevab'i verir : Sunu yazdir dün altinda olan cimenler bugün üstünde yeserdi Ey yolcu anla'ki , su toprak günahtan gayri herseyi örter Hayat Ne Zaman Baslar: Hayat Kirkindan sonra baslar , diyen bir kisi'ye Said Turhan su karsiligi vermis ; Eger otuz besin'de ölmez'sen ! Her Koyun: Harun Resit , kendisine hep ikaz eden Behlül Dana hazretlerine:- Sen kendi isine bak dermis Her koyun kendi bacagindan asilir Birgün sarayi pis bir koku kaplamis Sebebini arastirdiklarinda ,üst katta'ki bir odada bacagin'dan asili bir koyun bulmuslar Bu isi yapani'da kesfetmisler tabii'ki Behlül Halife , kendisini zorladiginda; Gördügünüz gibi , her koyun kendi bacagindan asilir efendim , demis Fakat etrafi kokuttugu icin , herkesi rahatsiz eder Riyakara Cevab: Adamin biri , Hz Ali'yi giyabin'da yani ardindan kötüledigi halde yüzüne karsi övmeye baslayinca , ondan su karsiligi almistir;- Söylediklerinden daha asagi , fakat icinden gecirdiklerinden daha üstünüm Bakis Farki: Adamin biri ,Muhammed bin Vasi'nin bacaginda'ki yarayi görüp; Sana aciyorum" dediginde , ondan su cevab'i almis ;- Ben , ayni yaranin gözüm'de cikmadigina sükrediyorum Susturucu Tedavi: Zamane genclerinden biri , bir toplantida Mehmed Akif'i kücük düsürmeye calisip;- Affedersiniz , demis Siz baytarmisiniz ?" Mehmet Akif , hic istifini bozmadan su cevabi vermis ;- Evet , bir yeriniz'mi agri'yordu ? Müjde: Harun Resid'in vezirlerinden birisi,Behlül Dana'ya latife yollu takilarak Müjde sana ey Behlül , Sultanimiz seni, domuzlarla maymunlara coban tayin etti :-dendiginde Behlül su cevab'i vermis;- Öyle ise kulaklarina ac'da emirlerimi yerine getirmeye hazirlan Peygamber hanesi: Hz Mevlana, evlerinde yiyecek olarak hic bir sey kalmadigini söyleyen hanimina tekrar tekrar sormus ? Gercekten hic bir sey kalmadimi ? Evet , demis esi Hic yiyecegimiz kalmadi O yoklukta tükenmez hazinelerin sahibini bulan Mevlana;-Ellerini kaldirip ! ALLAH'im sana Hamd'ü sena'lar olsun , diye sükretmis Evim , Peygamber hanesine benzedi Korkuya gerek yok: Bir Rus General'i , Seyh Samil'in istihani abartarak , beni yemenizden korkuyorum , deyince Seyh Samil ;- Bosuna korkmayin efendi ,demis Bizim Dinimizde domuz eti yemek haramdir alıntı